Uluslararası Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- Uluslararası diplomasi sahnesinde yeni bir kırılma yaşanıyor. Çin ve Rusya, uzun süredir Batı ile gerilim yaşayan İran’a yönelik yaptırım mekanizmalarının hukuki dayanağını tartışmaya açtı. Pekin ve Moskova, Viyana’daki Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na sundukları ortak bildiride, 2231 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının süresinin dolduğunu hatırlatarak, “İran nükleer meselesine dair tüm kısıtlamaların hukuken sona erdiğini” ifade etti.
18 Ekim’de sona eren karar, 2015 tarihli nükleer anlaşmanın (JCPOA) bir parçası olarak İran’a yönelik silah ve füze teknolojisi kısıtlamalarını içeriyordu. Batılı ülkeler, bu kısıtlamaların “otomatik olarak” devam etmesi gerektiğini savunurken; Rusya ve Çin, hukuki açıdan bunun mümkün olmadığını, çünkü kararın süresinin dolmasıyla Konsey’in bu konuda artık yetkisinin kalmadığını öne sürüyor.
Diplomatik kaynaklar, iki ülkenin bu tutumunun yalnızca İran’a destek anlamına gelmediğini, aynı zamanda Batı’nın uluslararası hukuk mekanizmalarını tek taraflı yorumlama eğilimine karşı bir meydan okuma niteliği taşıdığını belirtiyor. Pekin ve Moskova, yaptırım sisteminin “siyasi baskı aracı” olarak kullanılmasına karşı olduklarını da bildirdi.
Washington ve Avrupa başkentlerinden ise bu açıklamaya tepki gecikmedi. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan ilk değerlendirmede, “İran’ın balistik füze faaliyetleri uluslararası barış ve güvenliği tehdit etmeye devam ediyor” denilerek, yaptırım rejiminin fiilen sürdürülmesi gerektiği savunuldu.
Ancak uzmanlara göre, Çin ve Rusya’nın UAEA’ya taşıdığı bu yeni pozisyon, İran dosyasını yeniden küresel güç dengesinin merkezine yerleştiriyor. Tahran ise, iki müttefikinin bu çıkışını “uluslararası hukukta hakkının teslim edilmesi” olarak değerlendiriyor.
yorumunuz